Sağlıklı Beslenme Kuralları
Kilonuza dikkat edin. Aşırı kilolu iseniz mutlaka ideal kilonuza inin. Kilonuz normalse kilo almamaya özen gösterin. Aşırı kilo önemli bir risk faktörüdür.
Kilo almada önemli etken yağlardır. Beslenmenizde yağ oranını azaltın. Normal kişiler,günlük kalori ihtiyacının %30 unu yağ olarak almalıdır. Günlük kalori ihtiyacının % 30´u 9´ a bölünürse gr cinsinden yağ miktarı ortaya çıkar. İhtiyaç 1800 kalori ise, bunun 540 kalorisi yağlardan alınmalıdır.Yani günde ençok 60 gr yağ yeterlidir.
Öğün atlamayın. Yemeklerde tabağınızı tam doldurmayın. Yavaş yiyin. Öğün aralarında bir şey yemek ihtiyacı duyarsanız meyve iyi bir seçimdir. Tatlılardan kaçının.
Bitkisel besinleri, haşlanmış, ızgara yemekleri tercih edin. Yemeklerinizi buharda ve yanmaz tavada pişirin. Hazır gıdalardan ve hayvansal gıdalardan mümkün olduğunca uzak durun.
Kanınızdaki Kolesterolün ve tiplerinin seviyesini bilin. Kolesterol doğal olarak bünyeniz tarafından üretilen bir madde olmasına rağmen alınan besinlerle de ilgilidir. LDL olarak kısaca ifade edilen tipi " kötü huylu kolesterol " diye tanımlanır. LDL damar sertliğine neden olur. HDL ise " İyi huylu kolesterol " olarak tanımlanır ve atar damarların tıkanmasını önler. Kanda düşük LDL, yüksek HDL seviyesi iyi bir durumdur. Uygun beslenme ile birlikte egzersiz, HDL seviyesini yükseltir.
Beslenme biçimi ve heredite, kan kolesterolünü yükselten ve tiplerinin oranlarını etkileyen faktörlerdir. Genetik olarak edinilen herediteyi değiştirmek elimizde olmadığına göre, beslenmemizi düzenleyerek sağlığımızı koruyabiliriz.
Gıdalarla alınan yağlar şu şekilde sınıflandırılır:
Doymuş yağlar : Bu yağlar oda ısısında katıdır. Kolesterolü ve özellikle LDL´ yi yükselten yağlardır. Etlerdeki yağlardan, yumurta, tam yağlı süt ve süt ürünlerinden, dilimize yerleşen deyimiyle fast food gıdalardan alınır.Bazı bitkisel yağlar (kakao yağı,hurma yağı,hindistancevizi yağı) da doymuş yağdan zengindir.
Doymamış yağlar:Oda sıcaklığında sıvıdırlar.Kolesterolü yükseltmez. HDL seviyesini olumlu etkiler. Sıvı yağlar (Zeytinyağı, Mısırözü yağı, Kanola yağı, Artic yağ,Keten yağı,Soya yağı gibi) ile alınır. Beslenmede doymuş yağların yerine konulduğunda sağlık açısından yararı tartışılmazdır.
Kanola Yağı: Kanola, Brasica rapa (Polonya kanolası) ve Brassica napus (Arjantin kanolası) aşılanmasından oluşan Kanada´ da yetiştirilen Kanola bitkisinin tohumlarından elde edilen bitkisel bir yağdır. İnsanların besinlerle linoleic acid alması gerekir. Çünkü vücudumuz bunu sentez edemez. Lifli sebzelerde, fındıkta, tohumlarda, anne sütü, balık (tuna,karides, somon, sardalya, ringa balığı) ve tohumlardan yapılan yağlarda (kanola yağı) bulunur. Kanola bitkisinde bu yağ asitleri diğer yağlara oranla daha fazladır. Linoleic acid merkezi sinir sistemi, göz ve trombositler için gereklidir. Kolesterol seviyesini ve trigliserid seviyesini düşürür.Kan hücrelerinin akışkanlığını artırır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Dolayısıyla damar tıkanıklıklarının oluşmasını engeller. Çoklu doymamış yağları daha çok yedikçe en güçlü anti oksidan olan E vitamini ni alma imkanımız artar. Kanola yağı, ayçiçek yağı gibi yağlarda,yumurta, fındıkta bulunur. Daha az miktarda meyve, sebze, et ve balıkta bulunur. 2 çay kaşığı kanola yağında 1.9 mg E vitamini bulunur ki bu da almamız gereken miktarın 1/5 idir. Kanola bitkisinin yetiştirildiği toprağın özelliklerine bağlı olarak, bazı bölgelerde elde edilen yağların, insan vücuduna zarar verebilecek bazı toksik maddeleri içerebileceği şeklinde uyarı yayınları da vardır.
Artic Yağ: Eskimolarda kalp hastalığı,damar hastalığı, artrit, romatizma, sedef hastalığı ve astımın nadir görülmesi, eskimoların kullandığı bir tür balık( Balaenoptera Acutorostrata )yağına dikkatleri çekmiştir. Bu yağ, doymamış yağ asitlerinden zengindir. Kanın akışkanlığını artırır ve inflamasyona neden olan tümör nekrotizan faktörün seviyesini düşürür. Günde 15 ml alınması kalp hastalıklarından korunma için yeterlidir.
Keten Yağı: LDL kolesterol ve trigliserid seviyesini düşüren Omega 3 yağ asidinin en çok bulunduğu bitkisel yağdır.Omega 3 ihtiyacı hamurişlerine keten tohumu ekleyerek, keten tohumu ile beslenen tavuklardan elde edilen yumurtalar yiyerek karşılanabilir. Keten yağı enflamasyonu engelleyerek eklem hastalıklarındaki şişme ve ağryı önler. Sedef gibi cilt hastalıklarının düzelmesinde de yararlıdır. Keten tohumu ve keten yağı preparatlarında ayrıca lifli elemanlar da bulunur. Bu lifli elemanlar, çoklu doymamış yağ asitleri ile birlikte hem kolesterol seviyesinin iyileşmesinde hem de bağışıklık sisteminin güçlenmesinde etkilidir. Keten tohumu ile beslenen deney hayvanlarında hormona bağlı kanser türlerinin(meme,rahim ve prostat) oluşmasının engellendiği gösterilmiştir.Bu olumlu etki, içerdiği fitoöstrojen ( doğal bitkisel östrojen hormonu ) sayesindedir.
Et yerken tavuk eti (özellikle göğüs kısmı), hindi eti ve balığı tercih edin. Mutlaka kırmızı et yemek zorunluğu varsa yağlarını tamamen temizleyerek kullanın. Ne eti olursa olsun deri ve yağlı bölümlerinden uzak durun.
Karaciğer ve benzeri sakatatlar, pastırma, sucuk, salam, sosis, jambon ve donmuş hazır yiyeceklerden sakının.
Bitkisel proteinlerden ( bakliyat) yararlanın.
Tam pirinç, fasulye gibi kompleks karbonhidratlar yiyin.
Beslenmenizde fitoöstrojenden zengin lifli gıdaların oranını olduğunca fazla tutun. Lifli gıdalarla beslenen kişilerde hormonal aktiviteye bağlı tümörlerin az görüldüğü saptanmıştır.
Keten tohumlu yemlerle beslenen tavuklardan elde edilen düşük kolesterollü yumurta yiyin. Diğer yumurtalar haftada 3 kezden fazla olmasın. Elden geldiğince yumurta sarısından uzak durun.
Süt ve ürünlerinin yağsız olmasına dikkat edin. Krema ve tereyağ yemeyin. Yağsız peynir ve çökelik kullanın.
Kalp yetmezliği hastalarının Beslenme Kuralları:
Yukarda yazılı kurallar, kalp yetmezliği hastaları için de geçerlidir.
Bu kurallara ilave olarak özellikle tuzsuz beslenmeye dikkat edin.
Sodyum sağlık için gerekli bir mineraldir. Tüm yiyeceklerde, özellikle tuzda bulunur. Çoğu insan gereğinden fazlasını alır. Vücüt fazla sodyumdan kurtulamazsa sıvı birikir. Fazla sıvı kalbin ve böbreklerin çalışmasını zorlar ve kan basıncını yükseltir. Daha az sodyum yiyerek bu kontrol altına alınır. Ekmeğiniz ve yemekleriniz tam tuzsuz pişmelidir. Yemeğe katkı olarak konan salçada da tuz olmamalıdır. Diüretikler sodyum kaybına neden olduğu için, tam tuzsuz beslenmede günlük 2 400 mg tuz alınması( silme bir çay kaşığı tuz = 1000 mg ) kan elektrolit dengesinin bozulmaması için önerilmektedir. Tuzsuz yemeklerinize bu miktarı öğünlere bölerek ekleyin. Lezzet unsuru olarak baharat kullanın. Etleri sarmısak,sirke, limonsuyu ile terbiye edin. Hazır çorbalar, hazır gıdalar, hazır yufka, turşu, patates cipsi, mayonez, ketçap, hardal ve etsuyu tabletleri tuz içerir. Bunları kullanmayın
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa